Gotik romanın doğuşu olarak kabul edilen Otranto Kalesi, karanlık kehanetlerin, esrarengiz ölümlerin, çözülemeyen sırların ve insan ruhunun en ürpertici yönlerini barındıran unutulmaz bir klasik olarak edebiyat tarihindeki yerini alır. Horace Walpole, gotik atmosferi dramatik bir yapı ve güçlü bir hikâye örgüsüyle birleştirerek okuru karanlığın eşiğinde dolaştıran benzersiz bir eser yaratır.
Kadim bir lanetin hüküm sürdüğü Otranto’da genç Conrad’ın düğün gününde meydana gelen gizemli ölüm, kalenin taş duvarlarının ardında saklanan karanlık gerçeğin kapılarını aralar. Korku, tutku ve güç arzusuyla şekillenen olaylar; Manfred’in saplantılı girişimlerini daha da tehlikeli bir noktaya taşırken, doğaüstü işaretler giderek çoğalır ve atmosferi daha da ürpertici hâle getirir.
Gölgelerin fısıltıları, gizli geçitlerde saklı tehditler ve her an ortaya çıkabilecek bir felaket ihtimali Otranto’yu sadece bir mekân olmaktan çıkarıp çözülmeyi bekleyen kadim bir bilmeceye dönüştürür. Walpole’un usta kalemi, insan ruhunun karanlık bölgelerini titizlikle işleyerek hem büyük bir merak hem de yoğun bir gerilim yaratan etkileyici bir anlatım sunar.
Otranto Kalesi, gotik roman türünün temellerini atan; karanlık atmosferi, sembolik yapısı ve unutulmaz olay örgüsüyle okuru derinden etkileyen çığır açıcı bir eserdir