“Bu işte bir gariplik var. Benim kafamı karıştırdı bu durum.”

Ali, kitabı arkadaşının elinden alıp, imzayı incelemeye başladı.

“Şu minik figür çok ilginç değil mi? Bir şeye benziyor, yılan gibi ama kafası insan,” diye parmağıyla kitaptaki çizimi Ali’ye gösterdi Aslı.

“Medusa’ya benziyor o figür.”

“Medusa kim?” dedi Aslı ile Özgür aynı anda.

“Yunan mitolojisinde tanrıların lanetlediği bir ölümlü, güzelliği ile dillere destanken, Athena kıskançlığından onu yılan saçlı bir canavara çeviriyor. Geçen sene Yerebatan Sarnıcı’na gittiğimizde görmüştük ya hani, sütunların birinde ters çevrilmiş, saçları yılan gibi bir kadın kafası heykeli vardı, o Medusa’ydı işte.”

Aynı özel okula giden üç arkadaş Ali, Aslı ve Özgür, bir yandan lise giriş sınavlarına hazırlanmakta, bir yandan okul kütüphanesinden çalınan çok değerli bir kitabın nasıl olup da çantalarına girdiğinin gizemini çözmeye çalışmaktadır. Çocukların bu gizemi çözmek ve kaybolan kitabı bulup okul müdürüne vermek için sadece iki günleri vardır. Üç çocuk aralarına yeni katılan Nehir’le birlikte, kâh evde kâh Emek Pastanesi’nde kâh okulda bu kitabın izini sürerler. Mitolojiden, akran zorbalığından, aile içi sorunlarından, pandemiden, lise giriş sınavı stresinden, özel okul gerçeğinden, ülke sorunlarından bahsettikleri sohbetlerinde adım adım kitabı çantalarına koyan kişiye de yaklaşırlar. Sonuç, onlar için tam bir sürpriz olur. Okuldaki Sır romanıyla Aysen Eser Saraçoğlu, dört öğrencinin kayıp bir kitap peşinde bir dedektif gibi iz sürüşünün hikâyesini anlatırken onların eğitim, aile, gençlik ile ilgili kaygılarını onların gözünden dile getiriyor ve okuru eğitimle ilgili sorunlarla yüzleşmeye davet ediyor.