Bazı hikâyeler anlatılamaz çünkü kelimeler yetmez.
Bazı mektuplar okunamaz vakti miladı dolana kadar.
Bazı sessizlikler mühür gibidir eğer açılırsa geçmişin sakladığı sırlar zamanın içinden sızar.
Hasan, bir çocukluk yangınının küllerinden geçerek büyürken, yıllar sonra tesadüfen bulduğu bir mektupla geçmişin karanlık dehlizlerine geri döner. Alevlerin önünde göz göze geldiği bir asker, otuz yıl sonra bile suskunluğunu koruyan bir kız kardeş, ve dilin değil bakışların konuştuğu bir suç ortaklığı...
Bu roman, susturulmuş tüm çocukların, yakılan evlerin, yok sayılan hayatların ve adresine geç ulaşan mektupların tanıklığını yapıyor.
Sessizlikten bir roman doğar mı?
Bu hikâye sustuğun yerde başlıyor.