Halkın içinden binbir çehrenin hikâyesini kaleme alan ve Türk edebiyatının en verimli kalemlerinden biri olan Sait Faik Abasıyanık; Kumpanya adlı eseriyle okuyucuyu yine tanıdık bir dünyaya, bildik duygulara sürüklüyor.
İlk olarak tiyatro yapma aşkıyla tutuşan bir avuç heveskâr kumpanyanın hikâyesi karşılıyor bizi. Bu kumpanyanın müdürü Kör Halit, biricik başaktörü ise Saffet Ferit’tir. Büyük hayaller kuran ve dillere destan bir şöhret kazanma arzusu duyan bu grubun önce iyi bir isim, sonra da kendilerine rağbet edecek bir izleyici bulması gerekiyor. Fakat kumpanyaya sonradan dâhil olan ve güzelliğiyle hem Halit’i hem de Saffet’i kendine çeken Sitâre, kumpanyanın bütün dengelerini altüst edecektir.
Eserle aynı adı taşıyan Kumpanya adlı hikâyenin ardından Abasıyanık, Kriz ve Gauthar Cambazhanesi adlı iki farklı hikâyeye de yer vererek eserin lezzetine yeni çeşniler katıyor.
Para hiçbir zaman insanı adam etmezdi. İyisi mi, buldu mu yemeliydi. Yoksa bizim bilemeyeceğimiz bir görüşe, bir ahlaka saplanırdı insan. Bu ahlakta; yalnız, yalnız o para denilen şeyi her ne paha¬sına olursa olsun kazanmak vardı. Şeref de oydu. Ahlak da oydu. Namus da oydu. Bir bakıma doğru da: Onunla satın alınmayacak hiçbir şey yoktu: pırlanta¬sından insanına kadar.