Bilinçaltı, dev bir buzdağının suyun altında kalan kısmına benzer. Gözle görebildiğimiz, bilincimizle kavradığımız yalnızca küçük bir parçasıdır. Ama gerçekte kişiliğimizi şekillendiren asıl yapı, görünmeyen o derinliktedir. O karanlık bölgede bastırılmış korkular, reddedilmiş arzular, çocukluk travmaları, kırık aile bağları ve unutulmuş acılar gizlidir. İnsanın her hareketini, seçtiği kelimeyi, verdiği tepkileri yani kimliğini, gün yüzüne çıkmamış o içerisi, “gölge”si yönetir.
Carl Jung’un tanımıyla bu “gölge”, bireyin kendine bile itiraf edemediği, toplum önünde sakladığı tüm özelliklerin toplamıdır. Ve ironik olarak, iyileşmenin ilk adımı da o gölgeyle yüzleşmektir. İşte bu yüzden toplumun ‘en karanlık’ diye tanımladığı bireyler, aslında en görünmeyen iç dünyalara sahip olanlar.
En karmaşık bilinçaltı yapılar, en sert suçların ardında gizlidir.