Bilindiği gibi Batı’daki hadis araştırmaları, gerek bu alandaki ilim adamlarının olağanüstü gayretkeşlikleri, gerekse İslam kültürünün hadis alanındaki dahili problemleri dolayısıyla Doğu’daki birçok Müslüman araştırmacıyı ve bu konudaki ilmi çalışmaları derinden etkilemiştir. Birçok oryantalistik inceleme alanından özellikle hadis, Doğu’da daha fazla yankı uyandırmışve buradaki çalışmaları metodolojik açıdan da yönlendirmiştir. Bunda Müslüman araştırmacıların kendi geleneklerini bizzat kendilerinin gözden geçirme konusunda ihmalkar davranmalarının payı büyüktür. Zira layık olan şey, bu geleneğin sahibi ve bağlıları olarak bizlerin, bu girişimi bizzat kendimizin gerçekleştirmesiydi. Oysa bizler, genel olarak hadis konusunda her türlü ilmi incelemeyi neredeyse engelleyen birtakım teolojik önkabul ve varsayımlarla adeta zihnen bukağılanmış durumdayız.