Tükendi
Stok AlarmıEğer samimi niyet, kendi çapında hizmete talip olmaksa… Bu satırlar, yalnızca bir anlatının değil, aynı zamanda bir aidiyetin sesidir. Geçmişin tozlu katmanlarında unutulmuş bir çağın izini sürerken, bugünün insanına kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve neyi kaybetmekte olduğumuzu hatırlatma çabasıdır.
“İKİZTEPE – Kayıp Çağın Hikayesi”, öncelikle yüreği Bafra için atan herkese, ve genel anlamda, toprağın altındaki sessiz hafızayı duymayı bilen tüm arkeoloji tutkunlarına seslenmektedir. Bir Kültür ve Turizm Bakanlığı çalışanı olarak, bu vatanın kültürel mirasını koruma görevini bir meslekten öte bir yaşam biçimi olarak benimsedim. Her zaman ve her şartta, özellikle de doğup büyüdüğüm topraklara hizmet etmeyi şeref bilen bir nefer olarak, bu eseri geçmişle kurulan bir köprü, geleceğe bırakılan bir iz olarak görüyorum. Zira İkiztepe, yalnızca kazılan bir höyük değil; zamanın, hafızanın ve insanlık hikâyesinin düğümlendiği bir eştir. Burada yapılan her arkeolojik çalışma, sadece bilimsel bir veri değil, aynı zamanda kültürel varoluşumuzun temeline inen bir arayıştır.
Yapılan her hizmet, bir halkın geçmişine duyduğu saygının, geleceğe bırakılan sessiz bir emanetidir. Ve bu emanet, her taşın altında bir yaşam, her kalıntının ardında bir öykü olduğunu bilen gönüllerle anlam bulur.
Bu kitap, kaybolmuş bir çağın sessizliğini dile dönüştürme niyetiyle, tüm gönül verenlere ve geçmişin izini süren yoldaşlara bir selamdır.
Bir neferin kaleminden, bir toprağın hikâyesine…