İlkbaharın narin elleriyle açan açelya, Alinin gerçek aşkının, en büyük tutkusunun, yoğun sevgisinin temsiliydi. O geceden sonra âşık olduğu adamın imkânsızlığı olmuştu. Açelya Sezen Arslankara, Ali Aslankara`nın babası Bahtiyar Aslankara`nın katiliydi. Derinlere saklanan sırlar, eski bir sandığın içinde kilitlenmişti ve o kilit, Nazan Semizin gelişiyle yavaşça dönmeye başladı. Ali Arslankara, babasının cesedine kavuşamadan akıl hastanesine kapatıldığında kendine bir söz verdi: İlkbahar çiçeklerinden nefret edecekti lakin Eftal, ilkbahar çiçeği tabirini sevmezdi çünkü Açelya onun gözünde bir bahar çiçeği değil, karanlığın güzelliğiydi. İlk gün dedikleri gibi, "Anca beraber, kanca beraberdi." Açelya`nın suçunu itiraf etmesine izin vermeyen birileri, Bahtiyar Arslankara`nın ise büyük bir derdi vardı. Geride kalanlar, Ali`nin bir nebze daha zarar görmesine katlanamazdı. Dört yıl evvel olanlar, bugünü yaşatıyor, bugün geleceği öldürüyordu. Kimlerin ölü gelecekten sağ çıkacağı meçhuldü. Tek bilinen, Açelya`nın günahsızlar ordusunun emekli albayı olduğuydu. Bu ordunun herkesi yıkacağı, yakacağı, yok edeceği oldukça açıktı.