Şüphe götürmezdir ki savaşın ve kaosun tohumları barış dönemlerinde atılırdı. Neredeyse üç asırlık bir barış döneminde olan diyarda, İnsanlar Altın Çağını yaşarken başlayan olaylar bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılmasıyla devam etmektedir. Yeniçağ eskisinin aksine kan, ihanet, entrika getirmiş; barış, sevgi ve adaleti götürmüştür. Kıtanın dört bir yanında hırslı krallarla kraliçelerin, entrikacı lord ve leydilerin, açgözlü askerlerin, namert şövalyelerin ve gizemli büyücülerin boy göstermesi ile diyar kaosa yenik düşmüştür. Kuzeyin medeniyetten uzak Haronları akraba katili bir kralın etrafında toplanırken, kuzeydoğudaki Dyne krallığı kardeş kavgasına esir olmuştu. Bu sırada kıtanın mutlak gücü Büyük Krallık entrikalarıyla şafaktaki savaşın temelini atmakta, güneyin Arperları ise gerçekliği sorgulanana efsanevi bir gücü çölün derinliklerinde aramaktaydı. Kılıçların durmadan şarkı söylediği, kapalı saray kapıları ardında çevrilen entrikaların binlerin ölümüne yol açtığı, iktidar, altın ve şehvet için savaşların verildiği bu çağda karakterleri ağır bedeller beklemekteydi... Kan, ihanet, trajedi, entrika ve aşkla örülen kaotik öykünün başlangıcı, gökkuşağının bittiği yerdi.