"Toplumsal yaşamın düzenleyicileri sık sık itirazın sesini kısmaya yönelip, karşıtlığı yok sayarak, bir insanın her şey olduğunu savunan dili susturmaya çalışır. Ama ne olursa olsun, aydınlanmanın kalbi, karanlığın içinden de seslenmenin bir yolunu bulur. Genelde sanat, özelde edebiyat bu sesin en naif ama en dirençli kültürünü oluşturur. Böylesine bir ortamda yaşarken, kendilerine "Dörtiz" adını veren dört öykücü, birlikte iş yapabilmenin ve kolektif bilincin önemini yeniden hatırlatmak için yola çıkmış gözüküyor. İnsanın hallerini ve olası hallerini okurun önüne getirirkende egemen aklın üstünü örttüğü, yok saydığı değerleri yeniden anımsatıp, şaşırma yetimizi canlı tutuyorlar. Dilin olanaklarını iyi kullanarak, anlamın farklı katmanlarında gerçekleştirdikleri kurgularla da edebiyatın gereksinim duyduğu estetik disiplini önceliyorlar. Fazlalıklardan arınmış, okur için bırakılmış boşluklarla onun sezgisine alan açmakla didaktizme-slogana yer vermeden okurla mesafelerini koruyorlar. İyi yazarlarda gördüğümüz bu yaratıcılık, `Gizli Kalan Şeyler`i oluşturan tüm öykülerde görülüyor. "Dörtiz" iz bırakma iddiasını taşıyan öykülerle okura sesleniyor ... Okunmalı ve okutulmalı bu öyküler ... "
Aydın Şimşek