Yaşam, her birey için aynı noktadan başlamaz. Her insan dünyaya, kendi seçmediği bir zaman ve mekânda gözlerini açar. Bu başlangıç, onun hayat boyunca karşılaşacağı zorlukların, kolaylıkların ve nihayetinde varoluşsal anlam arayışının temelini atar. Kimileri için hayat, görece daha kolay ve akışkan bir çizgide ilerlerken; kimileri için ise bu yol eksik, en başından dikenli, karanlık ve sarp bir patikadır. Oysa görünüşte herkes aynı dünyada yaşıyor gibidir. Ancak hakikat çok daha karmaşıktır: İnsan, içinde bulunduğu, sosyal ekonomik ve kültürel koşullardan bağımsız bir şekilde var olamaz. Yaşamın zorluğu ya da kolaylığı, sadece bireysel iradeye bağlı değildir; bu, daha çok bireyin içine doğduğu ruhsal bağlamla ilgilidir.