Yaşadığımız her olayı kendi özgül yaşantımız üzerinden normalleştirmeyi çok ama çok sevdiğimiz için futbolu da aynı gözle yorumluyoruz. Tribünleri kapatarak şiddeti ortadan kaldırabileceğimizi ve ‘istemediğimiz taraftarları’ dışarıda bırakarak sorunu çözebileceğimizi zannediyoruz. Kuralları kendimize göre eğip bükmeyi ve buradan özgürlükler cenneti olduğumuzu haykırmayı çok seviyoruz. Futbolun kuralları olan bir oyun olduğunu ve oyunun bütün aktörlerini de aynı biçimde kapsadığı zaman bir anlamı olabileceğini ıskalıyoruz. ‘Bütün takımların eşit bazılarının ise daha eşit’ olduğu bir mücadelenin ülke futboluna katkıda bulunabileceği masalına inatla sarılmayı sürdürüyoruz. Sonuç ise bugüne kadar bir dünya üçüncülüğü ve bir UEFA kupası ile bir süper kupa şampiyonluğu. Her geçen gün daha fazla sermayenin egemenliğine girmesine karşın halen her an her şeyin olabileceği duygusunu içinde barındırıyor olması futbolu anlamlı ve değerli kılıyor. Futbol içinde ‘Özgürlük-Adalet-Eşitlik-Barış-Kardeşlik’ gibi duyguları barındırabildiği ve bu duyguların dışa vurumuna vesile olabildiği için dünyanın en güzel oyunudur. Bu oyunun havasını bozacak, onu oyunluktan bizleri de taraftarlıktan/kendimiz olmaktan çıkaracak her türlü etkiyi sahanın dışında bırakmalıyız.
- Ahmet Talimciler