“Hemen her konuda reçeteler bekleniyor günümüzde. Her türden ama daima basmakalıp, bayağı aşk tariflerinin,
evlilik ve çift terapisi tavsiyelerinin bolluğu bu sebepten olmalı. Âşık oluşun taşıdığı olağanüstü vaatten, kendimizle en hakiki karşılaşma, içimizdeki uçuruma da, eksikliğe de, derinliğe de aynı cesaretle bakabilme imkânından her birimizi esirgeyen tüm o ‘ilişki’ edebiyatının yaygınlığı da. Ne pahasına olursa olsun aşkta inat etmeli... Aşkı devrimle aynı hizaya yazanları da unutmadan...” Toplumların çocuklaştıklarından, otoriter babalara ihtiyaç duyduklarından bahsedilip durulan bir zamanda, çocukluğun neye benzediğini, babalığın ne anlama geldiğini, annenin kim olduğunu tartışmanın tam zamanı. Politik tartışmaların kişisel sorunlar gibi ele alınmasının
tersini yapıyor Erdoğan Özmen bu kitapta: Kişisel olanın politikasına bakıyor bir anlamda. Bireyin “bir”den ibaret
olmadığını hatırlatıyor.
Freud ve Lacan, hem psikanalizin kavramlarına yaklaşmak, hem arzu, zevk gibi gündelik kavramlara psikanalizin ışığını tutmak hem de “kendi olma”nın ne demek olduğunu düşünmek için harika bir rehber.