‘‘Hayal ile gerçek arasında kalan sanrısal düzlemde yaşamaya çalışıyordum. Sanki her yol sana çıkıyor, her cümlenin öznesi sen oluveriyordun. Oysa ne çok şeyi sorgulamıştım senden başka! Varoluşu, yaratılışı, birey olmayı… Hayata dair ne varsa her şey hakkında akıl yürütüyordum. Ürettiklerim bir noktadan sonra inandıklarıma, inandıklarım da fikirlere dönüşüveriyordu. Payıma düşense inanmaktı. Sadece ve sadece inanmak…’’

Kendi iç dünyasında yaşayan bir adam!

Ansızın görünen bir kadın silueti!

Psikoz rahatsızlığının etkisiyle, ruhsal dünyasında büyük çatışmalar yaşarken hayattaki rollerinin ailesi tarafından başkalaştırılarak sorumluluk yüklenmesi…

Ve tüm olayların ardında kalan bir gerçeklik…

Soluksuz okuyacağınız “Dut Ağacında Bir Kadın Silueti” eseri sizleri içsel bir yolculuğa çıkarmaya davet ediyor.

 Anlamaya ve anlaşılmaya hazır mısınız?