“Eğer rüyalardan bir şeyler çalabilseydin, neyi alırdın?”
Büyü, Henrietta kasabasında gittikçe güçleniyor. Ley hattı artık sadece haritada bir çizgi değil, yaşayan, nefes alan bir enerji… Bu enerjinin ortasında, Kuzgun Oğlanları ile Blue’nun kaderi birbirine bağlanmış durumda.
Ronan Lynch’in zihni sırlarla dolu. Babasının ölümüyle birlikte başlayan karanlık, onu uykularında bile yalnız bırakmıyor. Çünkü Ronan sadece rüya görmüyor aynı zamanda o rüyalardan nesneler -ve çok daha tehlikeli şeyler- getirebiliyor. Üstelik o rüya nesnelerini sadece Ronan getirmiyor.
Blue, rüyalarla gerçekliğin giderek birbirine karıştığı bu dünyada, dostlarıyla olan bağlarını sorgularken, kalbinin ne yöne çekildiğini anlamaya çalışıyor. Adam, ley hattının ağır bedelleriyle baş başa kalıyor. Gansey ise hâlâ kayıp kral Glendower’ın peşinde ama bu arayış artık sadece bir akademik takıntı değil; onun zamanla yarıştığı bir mücadeleye dönüşmüş durumda. Noah ise her zamanki gibi gölgelerin içinden sessizce olup biteni izliyor.
Ama asıl tehlike uzaktan geliyor: Gri Adam, nezaketi ve sessizliğiyle aldatıcı biri. Kirli işlerin uzmanı. Emrinde olduğu gizemli güçler adına yalnızca bir hedef uğruna Henrietta’da: Greywaren’ı, yani Ronan’ı bulmak.
Şimdi dostluklar sınanacak. Sırlar ortaya dökülecek. Bazıları incinecek. Ve bir öpücük, her şeyi değiştirecek.