“DigIcrimination… Bunlar iyi günlerimiz”, günümüzde ve gelecekte Dijital Dünyanın yarattığı ayrımcılığı, yepyeni bir bakış açısından, anekdotlar ve yeni kavramlar ile ele alıp aynı zamanda dijital dünya ile ilgili bilinenleri farklı bir açıdan değerlendirerek, 20. Yüzyılda Bilgi Çağı’na girerken yapılan hataları, bundan sonra karşılaşacağımız yeni teknolojik ekosistemi, buna bağlı hayat tarzlarını ve yapılması gerekenleri ortaya koyuyor.

Günümüzde hala birçokları için bilgi ve iletişim teknolojileri, bilgisayarlar ve internet ile sınırlı. Oysa ki, müzik dinlemek, haberleşmek, sosyal medyada boy göstermek, yolumuzu bulmak, radyo dinleyip, TV seyredebilmek için sahip olduğumuz cihazlara telefon, bilgisayar vs. demek, bu imkânları yüzeysel kavramlar ile sınırlamak, artık sığ bir yorum olarak kalıyor. Son 20 yılda yaşanan onlarca devrimsel gelişme sonucunda, hayat tarzlarımız global ölçekte başka bir düzene girdi. Nedir bu düzen? Neden Sosyal Medya gibi kavramlar hayatımıza hükmediyor? Bu kavramlar gelecekte hayatımızı nasıl şekillendirecek? Bu devrim sürecini başka bir gözle değerlendirmek adına, “Digicrimination … Bunlar iyi günlerimiz” işte bu sorulara cevap arıyor.

Dijital devrimin değiştirdiği yaşam tarzlarına değinmenin yanı sıra,“Digicrimination … Bunlar iyi günlerimiz’in ana ekseninde, bu dijital dünyanın getirilerinin bazılarına büyük kolaylıklar sağlarken, diğer yandan başka bir kesime ise, ayrımcılık yaparak onların hayatını zorlaştırması yer alıyor.

Kısacası “Digicrimination… Bunlar iyi günlerimiz” Dijital Dünya’ya bambaşka bir perspektiften bakıyor.

Temel değerlere sahip olmak, bağlı kalmak, inanmak ve sürdürebilmek aşk’ına!..