Günümüzde adalet, bireysel ve toplumsal düzeyde bir arayış olarak öne çıkmaktadır. Ancak adaletin ger-çek manası, yalnızca tevhid inancı ışığında kavrandığında gerçek anlamını bulur. Tevhid, Allah’ın birliğine inanmayı ve O’nun yarattığı tüm varlıklarda eşitlik ve adaletin sağlanmasını ifade eder. Bu iki kavram, İs-lam’ın en temel öğeleri olarak, birey ve toplum için hem bir rehber hem de bir hedef niteliği taşır.
Ne yazık ki, tarihte çoğu zaman İslam’ın bu saf öğeleri saptırılmış; adalet yerini tahakküm ve çıkar müca-delesine bırakmış; tevhide dayalı birlik ise fitne ve çatışmalara teslim edilmiştir. Bugün bu hataların far-kında olarak, İslam’ın özüne dönme çabalarımızı sürdürüyoruz.