Herkesin gittiği yoldan gitmek kolaydır ama bu durumda hiç ayak iziniz olmaz. Peki, CC gibi biri çıkıp ben sürüyü takip etmeyeceğim, kendi yolumdan gideceğim ve ne pahasına olursa olsun kendi ayak izimi bırakacağım derse ne olur?
CC gibi biri çıkar ve ben kendi değerlerimi, kendi ahlakımı yaratacağım derse işler nereye doğru gider? Kendisini otomatik olarak toplum dışına konumlandıran böyle birinin nasıl bir hayatı olur?
Bu, belki de fazla ileri götürülmüş sürü dışı bireyi aşk gibi bir herkesleşme hali ehlileştirebilir mi peki?
CC, içindeki karanlığın farkında ve içgüdülerinden utanmayan bir adam. Entelektüel kapasitesi ve işlek zekâsı onu pek çok durumda tehlikeli ve baş edilmesi zor biri yapıyor. Çünkü o neyi yaparsa onu çok iyi savunabilecek ve meşrulaştırabilecek biri. Arkadaşı YC’nin onu daha ‘doğru’ olana yönlendirme çabaları zaman zaman aklını karıştırsa da o kendi yoluna inanan biri.
CC&YC inandığınız tüm değerleri sorgulamanıza neden olacak ve sözünü biraz sert söyleyen bir roman. İnsanın içindeki melekle şeytanın birbirinden çok uzak olmadığını ve şartlar oluştuğunda kolayca birbirine dönüşebileceğini bilecek kadar tanıyor insanı. Bu romanı seversiniz ya da sevmezsiniz ama kesinlikle ona kayıtsız kalamazsınız.