"Tepe, gündelik yaşama dünyası içinde çıplak göze görünmeyen kötücül şeylerin, insanın peşine düşen kötü düşüncelerin, kabusların, ifritlerin silik imgelerinin peşine düşüyor. Bu ifritlerin kıpkırmızı gözleri var. İnsanlarınsa gözleri yok. Bunun dışında Tepe’nin resimlerinde sözcükler yok. O, sözcükler olmadan anlatıyor. Renkleri, renklerin titreşimlerini, onların kasvetli müziğinin notalarını, fırça darbelerini, lekeleri, o boya fazlalığını, sözcüklerin yerine koyar gibi anlatıyor. Renklerin bu denli eşit derecede bir araya getirilişi pek rastlanır bir şey değil. Birkaç monokrom tuval dışında Tepe genellikle renklerin ifade gücüne güveniyor. Her yerde sözcükler değil de bu geveze renkler konuşuyor. Tepe’nin resimlerine bakan biri ilk bakışta onları yadırgayabilir. Ama içlerinden en az birinin kendi hikâyesine benzediğini görecektir."
Hakan Şarkdemir