Bazen istediği bir şeyi elde etmek için onun peşinde koşturmaktan zamanın nasıl da akıp gittiğinin farkına varamıyor insan… Günü gelip de o büyük emeline kavuştuğunda dönüp geriye bakınca, arkasında kırıp döktüğü gönüllerin enkazını görüyor ve *Kazandım.* derken aslında ne çok şey kaybettiğini anlıyor.
Bir *kaybeden*in hikayesiyle başlıyor bu kitap. Yusuf’un hikâyesi... Ve Yusuf’un hikâyesi Sahaf Fedor’un hikayesine karışıyor.
Yusuf eski benliğinin üstüne bir çizik atıyor fakat bunu Sahaf Fedor’u tanıdığı için mi yapıyor, yoksa o çiziği Fedor mu atıyor, buna birlikte karar vereceğiz.
Ve Fedor… Aşk nasıl da güzelleştiriyor bir adamı... Onun hikayesini Yusuf’tan daha çok merak edeceğiz belki de!