Müthiş bir sağanak altında nefes alamayan birisi gibiyim; bir müddet bir duvar dibine çekilerek başımdan aşağıya dökülen bu teessürat sağanağının içinde ciğerlerime biraz kuvvet vermek, beni deveran-ı mehibine takarak döndüren bu kasırga arasında hüviyyet-i maneviyemi biraz uzlet-i hasbihal-i nefs ile dinlendirmek istiyorum; zannediyorum ki şakaklarımın arasında ittisâ’ ettikçe patlayacak bir buhar-ı ateş-dâr kuvvetiyle kaynayan teessüratı şu kâğıtların üstünde tasnif ettikçe onları tahlil edeceğim, bu dört aşkın nokta-i müsademesini teşkil ederek parçalanmasına az bir şey kalan kalb-i pür-iğtişâşı daha yakından görmeye muvaffak olabileceğim.
İlk örneklerin görüldüğü Tanzimat yıllarının ardından Servet-i Fünun topluluğunun kurulmasıyla Türk edebiyatındaki Batılı tarzdaki tür ve örnekler emekleme dönemini geride bırakır. Halit Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünun etrafında şekillenen edebî çevreye katılarak sadece roman ve hikâye türünde değil aynı zamanda mensur şiir ve anı türünde de ortaya koyduğu eserlerle modern edebiyatın estetik ufkunu genişletmiş, böylece topluluğun öncü isimlerinden biri olmuştur. Servet-i Fünun topluluğu içinde Halit Ziya Uşaklıgil’in konumu, Türk edebiyatında nesrin Batılı anlamda olgunlaşması sürecinde belirleyici bir önemi haizdir.