*Bu kitabın iki kahramanı var, biri ekmek, diğeri çay. Ekmeğin hayatıma girişi uzun bir hikâye ve Almanya’da başlıyor. Zaten mutfakla tanışmam da Almanya’da eğitim görürken oldu.
O zamanlar bir bäckerei’ın (fırın) üst katında otururdum ve  her sabah mis gibi ekmek kokusuyla uyanırdım. Ben de ekmek yapmak istiyordum ama annemin gönderdiği ve hâlâ sakladığım kitapta ekmek tarifi yoktu. Çeşitli yemek kitapları almaya başladım. Hiçbirinde ekmek tarifi bulunmuyordu.

Bense ekmek aşkıyla yanıyordum âdeta. Birkaç el yordamı tarifle önce bir dizi acı tecrübelerim oldu, ancak yılmadım.  Çünkü hamura dokunmak bana haz veriyordu...

Bu kitap tutku, aşk ve her anı keyif dolu hazırlandı. Yalnızca tariflerle değil bir sürü anıyla da bezendi. Umarım sizler de benim bu duyduğum heyecanı hisseder ve birer ekmek ustası olursunuz.

Kitabın çay kısmı ise rahmetli babam Fuat Çilingiroğlu’nun, bana sürekli dünyada bulunan çay çeşitlerini anlatması ve çeşitli karışımlar yapıp içirmesiyle oluştu. Çay ülkemizde olduğu gibi diğer ülkelerde de kültürün önemli bir parçasını oluşturuyor. Ritüelleri, seremonileri, yanında yenilen yiyecekler, kullanılan bardaklar gibi hepsinin bir hikâyesi var. Çay ve ekmek hayatımızın âdeta vazgeçilmezleri olduğundan sizin için çaylarla, ekmekleri eşleştirdik. Böylece Bir Lokma Ekmek Bir Yudum Çay oluştu. Umarım bir yandan çayınızı yudumlarken bir yandan da bu hikâyeleri keyifle okursunuz.*