1937-38 Dersim Katliamının ciltlere sığmaz anlatıları ve belgelerinden yola çıkarak kurgulanan bu romanda, Yavuz Kardaşlar`ın kaleminden Oguz`un hikayesine tanıklık edeceğiz. Yazar, bize tarihin hafızalardan silinmediğini anlatırken, Oguz`un kendine yolculuğunda anlatmaktadır.
Bu roman başka bir yola alınmış bir yolcunun yolunu bulup kendi gerçeğini ararken, yakın çevresindeki bireylerin de farklı hakikatlerini gözler önüne sermektedir. Aynı zamanda hakikatin gerçekle, doğruyla, güzelle, aşkla, kadınla, şeriatla insanın ve doğanın varoluş gerçekliğini edebi, felsefi düzlemden kalbimizin ilmiklerinden geçirerek ruhumuza işlemektedir.
*Geçmiş, yalnızca bir çeyiz ya da alet sandığı değildir; aynı zamanda derin bir yara, suskun bir kuyudur. İçinde gümüş saplı neşelerle pas tutmuş kederler yan yana durur. Sevinç, bazen zamana karşı kudretli bir sel olur; yakın geçmişin dertli taşlarını önüne katıp sürüklerken, eski acıların kökleri sessizce derinlere iner. Hafızanın kuyusu tuhaf bir terazidir; Yüzeyde, gündelik hayatın kırılgan dalgalarında salınan hatıralar vardır; varken yok, yokken var gibi. Onlar bir rüzgârla savrulur, bir tebessümle kaybolur ne kalbinizi sarsar ne de ruhunuzu yaralar. Ama dibe çakılı olanlar... İçten içe taş gibi ağırdır. Onun altında gömülü kalır.*