Gazeteci, yazar Jülide Atagün, komşusunun eşiğinde gördüğü kargo paketi dikkatini çekince merakına yenik düşer ve paketi alır, açar, içinden çıkan sebze tohumlarını inceler, aldığı yere koymak üzere tekrar paketler. Takip eden günlerde paketten çıkan kavun tohumuyla ilgili bir ışık yanar zihninde ve Yılın İlk Kavunu isimli bir öykü yazarak çalıştığı Mercek Dergi’ye gönderir. Yılın İlk Kavunu, hiç beklemediği kadar beğenilir, Edebiyat eleştirmenleri de dâhil okuyan herkesi epey cezbeder.
Jülide, paketi açması ile yakaladığı başarı arasında bir bağ kurarak hayatını kökten değiştirecek bir karara varır.
Kararını uygulamaya koyar fakat hem yaptığı plan, hem ailevi sorunları, hem çocukluk arkadaşı Orkun’la yıllar sonra karşılaşması, hem özel hayatını düzene koyma çabası derken, hiç ummadığı maceralara sürüklenecektir. “Onu daldığı hayallerle baş başa bırakmam gerektiğini ayrımsadım o saniye, tek kelime etmedim. Vereceğim yanıt önemli değildi zaten. Sarhoşluğun kendi kendine konuşma evresine çoktan geçmişti ve masumca bir hayaldi rüzgârına kapıldığı. On dört yaşındaydım ve otuz sekiz yaşındaki annemin aşka duyduğu özlemin ete kemiğe bürünmüş haliyle tanışıyordum.” “Günler sonra tekrar polis merkezindeyim ve yine -küçük çaplı da olsa- bir suçun failiyim. Bu defa şahidim yok, daha doğrusu olmamasını umuyorum.”