"Hayat kendi içinde ne iyi ne de kötüdür. İyiliğin yeridir ve kötülük, ne yaptığınıza göre." MONTAIGNE.
İnsanlar var olduğu ve yaşadıkları sürece, hepsi du-rumlarının bu trajik belirsizliğini hissettiler, ancak filozoflar var olduğu ve düşündükleri sürece, çoğu bunu maske-lemeye çalıştı. Zihni maddeye indirgemek ya da maddeyi zihin içine yeniden emmek ya da onları tek bir madde için-de birleştirmek için çabaladılar.
Varoluşçuluk en başından beri kendisini bir belirsizlik felsefesi olarak tanımladı. Kierkegaard`ın Hegel`in karşısına belirsizliğin indirgenemez karakterini koyarak çıktı ve Sartre, Varlık ve Hiçlik`te, bizim kuşağımızda, insanı, varlığı olmayan varlığı, kendisini yalnızca dünyada bir varlık ola-rak gerçekleştiren, özgürlüğü devreye sokan öznelliği te-melden tanımladı. başkaları için hemen verilen kişinin kendisi için kabarması. Ama aynı zamanda varoluşçuluğun saçma ve umutsuzluk felsefesi olduğu da iddia ediliyor. İnsanı kısır bir ıstırabın, boş bir öznelliğin içine hapseder