Gözetleme kuleme çıkıp yolunu beklerken babamın, gün kızıla boyanır akşamın alaca karanlığı çökerdi.
Kırmızı benekli alabalıkların fink attığı soğuk dereye uzanan söğüt ağacının dallarına konan kuşların sesi ortalığı çınlatırdı. Delice esen rüzgar, bulutları fıldır fıldır dans ettirdi.
Eski zaman insanları gibi şoseden gelen faytonun içine uzunca bakar, uzaklara dalar giderdim.
Süslü faytonlara koşulmuş doru atların nal seslerini dinlemeyi çok severdim. Gelen faytonların birinden inmesini isterdim ; hiçbirinden inemzedi babam ! Akşamın alaca karanlığında kaybolurdu umutlarım ! Kargalar, serçeler sığırcıklar, al kanatlı güvercinler, hepsi ama hepsi başıma uçuşarak yuvalarına dönerlerdi. Kuşlar kadar hevesli değildim eve gitmeye. Babamın olmadığı evin eşiğinden adımımı bile atmaz istemezdim.
Elimi çenem dayar, şose kenarlarında sıra sıra dizilmiş direklere sarı ışıklar saçan lambalara bakardım.Göz kırpan ışıklar çok uzaklara götürürdü beni.
Babamın bizi bırakıp gittiği uzaklara…
Sona Polat Bilgin