"Kavalın sesi durunca İda da sustu. Sessiz bir rüzgâr saçlarını üfledi. Taymi, elini atının boynundan çekti, gözlerinde yaş vardı ikisinin de.
`Bir gün yollarımız ayrılır mı` diye sordu adama. Şaşırmıştı Taymi. Bu soru cümlesi bile onu çok korkutmuştu, sesi titredi, parmaklarının refleksi, sarsıntısı kızı korkuttu. `Ne oluyor hasta mı oldun` diye ellerine dokundu. Ateş gibi yanıyordu elleri. Gözleri kan oturmuş gibi kıpkırmızı oldu. `Sakın` dedi, sesi boğuk, çok derinlerden geliyor gibiydi, gözleriyse yalvarır gibi. Gözlerinin ta içine bakıp `Ayrılıktan söz etme` dedi.
Hisler dünyasının cüreti çok yaman olur.
Dil söylemese de can söyler demişler!"