Elinizde tuttuğunuz bu kitap, ismi sebebiyle biyografik bir roman gibi görünse de yalnızca bir kadının yaşam öyküsünden ibaret değildir. Bu eser, Cumhuriyet tarihinin en üretken, en idealist kuşağını anlatan derinlikli bir dönem romanıdır. Savaş görmüş, yoklukla yoğrulmuş, mücadeleyle büyümüş, ama özünden ve değerlerinden hiç kopmamış kurucu neslin yetiştirdiği bir kuşağın anlatımıdır.
Ayten’in çocukluğu Anadolu’da, babası Ahmet Bey’in disiplin, sevgi ve mücadeleyle örülmüş rehberliğinde geçer. O yalnızca bir baba değil; aynı zamanda Cumhuriyet’in eğitimli, ilkeli ve sorumluluk sahibi ‘baba’ modelidir. Onun şahsında, artık yitirmeye başladığımız o güçlü Türk aile yapısının temel taşları belirir.
Roman, dar bir çevredeki gelişmelerin ötesinde; Almanya’ya uzanan göç serüvenini, Gölcük depreminin ardından hepimizi sarsan ortak acıyı, ve Cumhuriyet’in kadınlara kazandırdığı özgüven ile bağımsızlık bilincini ustalıkla işler. Kadın kimliğinin dönüşümünü, aile bireylerinin rollerini bugünün bireyselleşen ve yozlaşan toplumunda hâlâ özlemini duyduğumuz değerleri hatırlatıyor bize.
“Ayten”, toplumun tüm bireylerine; hem bir anneye, hem bir babaya, hem de bu topraklarda büyüyen tüm çocuklara yazılmış içten bir eserdir.
Okudukça kendi geçmişinize, özlediğiniz değerlere ve unuttuğunuz sıcaklıklara dokunacaksınız.
Bu roman, hatırlamanın, sahip çıkmanın ve yeniden kıymet bilmenin çağrısıdır.