Lisedeyken herkes Shiloh ve Cary’nin birlikte olacaklarını düşünürdü... onlar dışında herkes.
Onlar sadece arkadaştı, en iyi arkadaşlar ve müttefikler. Tüm yazlarını Shiloh’nun verandasında oturup gelecek hakkında hayaller kurarak geçirirlerdi. İkisi de Omaha’nın kuzeyinden ayrılmak istiyordu.
Shiloh üniversiteye gidip bir oyuncu olacaktı, Cary ise donanmaya katılacaktı. Arkadaşlıklarının
asla değişmeyeceğine dair birbirlerine söz vermişlerdi.Shiloh üniversiteye gitti, Cary de donanmaya katıldı.Ama yine de, bir şekilde her şey değişti.
Shiloh artık otuz üç yaşındaydı ve Cary’yle on dört yıldır hiç konuşmamıştı. Evlenmiş ve boşanmıştı, şimdi iki çocuğu vardı.Üstelik büyüdüğü eve geri dönmüştü. Hayatı bir zamanlar olmasını istediği noktadan çok uzaktaydı.
Eski bir arkadaşının düğününe davet edildiğinde, tek düşünebildiği şey Cary’nin orada olup olmayacağı ve
onca yıl sonra bu adamı görmek isteyip istemediğiydi. Cary onunla konuşmak isteyecek miydi?
Tüm yaşananlardan sonra? Cevap belliydi... Evet, evet, evet.
Aşkın Dansı, sevgiyi tanıyacak kadar büyümeden aşkın kollarına düşmüş iki çocuğun hikâyesi,
her şeyini yitiren iki arkadaşın ve dünyada sadece kaybolmuş gibi hisseden iki yetişkinin...
“Rowell’ın yetişkin kurgu edebiyatına dönüşü muhteşem. Okurların gözlerini yaşartırken, yüreklerini hoplatacağı garanti.”
– Library Journal