Aşk, gerçekten insanın bütün silahlarını elinden alıp onu çırılçıplak bırakıyormuş. Sırf sevgilisiyle evlenebilmek için Hristiyanlıkta yeni mezhep kuran 8. Henry’yi şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Hakeza Şirin için dağları delen Ferhat’ı, aşkı uğruna kraliyet ünvanlarından vazgeçen Prenses Mako’yu ve annemle evlenebilmek için kız isteme günü Süleyman Demirel taklidi yapmak zorunda kalan ölümüne Ecevitçi babamı… Samimi, gerçekçi ama minik mucizelerin hayatta her zaman var olduğu duygusunu hissettiren, eğlenceli bir aşk hikâyesi… Hikâyemiz, aslında hepimizin aşina olduğu alelade bir mahallede, sıradan bir arkadaş grubu içerisinde ve büyülü aşk mevsimi kapıyı çaldığında aynı yağmur damlasında var olabilen doğallık/sadelik ve olağanüstülük/debdebe unsurlarını içinde barındıran bir iklimde geçiyor.