“Her ayrılık kalan için de, giden için de bazı şeyleri bitişi, yeni süreçlerin başlaması demektir.”
Hayatın bir şekilde karşılaştırdığı ve o günden sonra da yollarını beraber yazdığı iki insan. Biri sevdiklerini sonbaharda yapraklarını döken bir ağacın dalı gibi kaybetmiş, öteki her şeye inat kendi dünyasına çekilmiş gizemli bir ruh.
Onlarda herkes gibi geleceklerini bilmeden adım adım gittiler gerçekliklerine. Biri kendine ait olmayan bir isim ve kendine ait olmayan bir kimlikle yaşadı, öteki kimliği olduğu halde hayattan koptu gitti.
Özbekistan ve Kazakistan arasında kalan, Asya’nın ikinci, dünyanın dördüncü büyük gölü olan Aral Gölü’ne yazılan satırlarda şu satırlar geçmektedir,
“İşte! Senin kalbin, benim kalbimle aynı. Hissediyor musun Aral? Kaderlerimiz ortak. Yaşam pınarlarımızdan koparılmış, çaresiz kalmışız. Zaman geçmiş, bizi bilemiş. Çok değişmişiz. Öyle olmak zorunda bırakılmışız. Ben bu dünyadan gideceğim. Peki ya olacaksan Aral? Kim nereme olacak yara?