Bu kitap, esasen; Alevi ana babadan dünyaya gelip öksüz bir çocuk olarak büyüdüğüm bir Alevi köyünde, zalimlikte tarihteki melun Halife Yezit’i bile gölgede bırakanların zulmü içinde yaşadığım kâbus gibi anılarımla “Alevi olunmaz, doğulur” diyenlere verdiğim bir cevaptır.

            Ayrıca bu kitap, yaratıcının “Ben varım, işte buradayım, var olduğumu ispatladım” dediği anılarımla, yaratıcının varlığından şüphe edenlere, anılarımın ışığı altında şüphelerini tekrar değerlendirme gereğini hissettirecektir. Kitabın devam eden bölümü; nasıl Alevi olunacağı, ülkemizin çağdaş insanlarının Aleviler’e önyargılı bakışı, ayrımcılık ve bunun çözümü hakkındaki değerlendirmelerimdir.

            Bu kitabı okuyunca; kurgulanıp yazılmış, yaşanması muhtemel hikâye ve romanın hayal âleminde düşünce denizine dalmayacak, yaşanmış gerçeklerle yüz yüze gelmenin sarsıcı şokunu yaşayacaksınız.