Bazı romanlar vardır; ilk cümlesinden itibaren bir rüyanın eşiğine götürür okuru. Gerçeklik çözülmeye, aynalar çatlamaya, zaman tersi¬ne akmaya başlar. “Adsız Tavşan”, böyle bir anlatı: Kimliğin, belleğin, sessizliğin ve varoluşun sınırlarında dolaşan bir metin. Ve belki de en önemlisi, genç bir kalemin cesurca attığı ilk edebi adım.
Bu roman yalnızca bir hikâye anlatmıyor. Sayfalar arasında dolaşan tavşan figürü, çocukluk ile bilinçaltı arasında kurulan geçitler, ismini arayan bir karakterin yankıları… Hepsi, kelimelerin yüzeyinden çok daha derinlere seslenen bir anlatının parçaları. “Adsız Tavşan”, unut¬manın diliyle yazılmış ama hatırlamanın sancısını taşıyan bir metin…
Ali Can KAYAŞ
Arkas Bilim ve Sanat Merkezi